-
1 تحاور
Iتَحَاوَرَ1. konuşmakAnlamı: bir konuda karşılıklı söz etmek2. laflamakAnlamı: konuşmak, sohbet etmekIIتَحَاوُر1. konuşmaAnlamı: konuşmak işi2. mükâlemeAnlamı: karşılıklı konuşma3. hoşbeş4. muhavere5. hasbıhâlAnlamı: söyleşi, sohbet -
2 تحدث
Iتَحَدَّثَ1. laflamakAnlamı: konuşmak, sohbet etmek2. konuşmak3. söylemekIIتَحَدُّث1. mükâlemeAnlamı: karşılıklı konuşma2. konuşmaAnlamı: konuşmak işi3. muhavere -
3 تخاطب
Iتَخَاطَبَ1. kaynatmakAnlamı: sohbet etmek2. konuşmakAnlamı: bir konuda karşılıklı söz etmek3. laflamakAnlamı: konuşmak, sohbet etmekIIتَخَاطُب1. konuşmaAnlamı: konuşmak işi2. mükâlemeAnlamı: karşılıklı konuşma3. muhavere -
4 تكلم
Iتَكَلَّمَ1. laflamakAnlamı: konuşmak, sohbet etmek2. konuşmak3. söylemekIIتَكَلُّم1. mükâlemeAnlamı: karşılıklı konuşma2. konuşmaAnlamı: konuşmak işi3. muhavere -
5 حوار
حِوَار1. konuşmaAnlamı: konuşmak işi2. mükâlemeAnlamı: karşılıklı konuşma3. münazaraAnlamı: tartışma4. hoşbeş5. muhavere6. hasbıhâlAnlamı: söyleşi, sohbet7. tartışmaAnlamı: düşüncelerini karşılıklı savunma8. söyleşiAnlamı: hasbihal, sohbet9. diyalog -
6 محادثة
مُحَادَثَة1. diyecekAnlamı: söylenecek söz2. konuşmaAnlamı: konuşmak işi3. mükâlemeAnlamı: karşılıklı konuşma4. lâkırdıAnlamı: lâf, söz5. münazaraAnlamı: tartışma6. hoşbeş7. muhavere8. gırAnlamı: söz, lâkırdı9. diyalog -
7 محاورة
مُحَاوَرَة1. konuşmaAnlamı: konuşmak işi2. mükâlemeAnlamı: karşılıklı konuşma3. münazaraAnlamı: tartışma4. hoşbeş5. muhavere6. tartışmaAnlamı: düşüncelerini karşılıklı savunma7. diyalog -
8 مخاطبة
مُخَاطَبَة1. konuşmaAnlamı: konuşmak işi2. münazaraAnlamı: tartışma3. mükâlemeAnlamı: karşılıklı konuşma4. hoşbeş5. muhavere6. diyalog -
9 مكالمة
مُكَالَمة1. konuşmaAnlamı: konuşmak işi2. mükâlemeAnlamı: karşılıklı konuşma3. münazaraAnlamı: tartışma4. muhavere5. gırAnlamı: söz, lâkırdı6. hitabenAnlamı: hitap yoluyla -
10 جلسة
Iجَلْسَة1. konferans2. oturuşAnlamı: oturmak işi ve biçimi3. kongre4. buluşmaAnlamı: buluşmak işi5. içtimaAnlamı: toplanma, toplantı6. toplantıAnlamı: bir amaç için bir araya gelme7. oturumAnlamı: görüşüp tartışmak için yaptığı toplantı, celse8. seansAnlamı: bir iş için harcanan süre9. celseAnlamı: oturumIIجِلْسَةoturuşAnlamı: oturmak işi ve biçimi -
11 قابل
Iقابَلَ1. görüşmekAnlamı: buluşup konuşmak, sohbet etmek2. karşılaşmakAnlamı: karşı karşıya gelmek, rastlaşmakIIقابِل1. atiAnlamı: gelecek2. ardından3. gelecekAnlamı: zaman bakımından, ileride olması, gerçekleşmesi beklenen4. gelenAnlamı: gelmek işi yapan kimse5. uygunAnlamı: yakışır, yaraşır, elverişli, muvafık
См. также в других словарях:
konuşma — is. 1) Konuşmak işi Gecenin sessizliğini bozan bu gürültülü konuşmaların uğultusu yukarı katlara genişleyerek, sağırlaşarak çıkmaya başladı. M. Ş. Esendal 2) Görüşme, danışma, müzakere 3) Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat vb. konularda bilgi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
erkekleşme — is. Erkekleşmek işi Asri kadınla beş on dakika, biraz yakından konuşmak, erkekleşme merakımın kendisine pahalıya oturduğunu anlamaya kâfidir. A. Haşim … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta — is. 1) Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre Yılın ortası.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sallapati — sf. 1) Düşünmeden ve saygısızca davranan Sallapati bir adam. 2) Özensiz, dikkatsiz ve kaba saba yapılmış Bu entarileri, basma veya patiska gibi adi ve ucuz kumaşlardan, kaba tire ile şıpın işi dikilmiş, iri taş düğmeli, sallapati bir şey… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söylenmek — nsz 1) Söyleme işi yapılmak Suçluların ikisini de sağ bırakmayacağı söylenmekteydi. H. R. Gürpınar 2) Kendi kendine konuşmak, kendi kendine bir şeyler söylemek 3) mec. Çıkışmak, azarlamak, eleştirmek Benim kırdığımı anlayınca bana söylenmeye… … Çağatay Osmanlı Sözlük
takılmak — nsz 1) Takma işi yapılmak Kendisine bu ad takılmış, takıldığı gibi de kalmıştır. M. Ş. Esendal 2) e Denge bozulacak bir biçimde bir yere dokunup aksaklık ortaya çıkmak Önünü çok iyi göremeyen hayvanın ayağı bir taşa takıldı. O. C. Kaygılı 3) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutulmak — nsz 1) Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak Bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu. E. E. Talu 2) Ay ve güneş tutulma olayına uğramak 3) Ünlü olmak, meşhur olmak 4) Tutuk duruma gelmek 5) Bir organı işleyemez olmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz almak — 1) konuşmak için toplantı başkanından izin almak, konuşmaya başlamak Toplantıda ilk olarak başkan söz aldı. 2) birinin bir işi yapacağını kesin olarak bildirmesini sağlamak İşimin yapılacağı konusunda bakandan söz aldım. 3) erkek tarafı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söze karışmak — başkaları konuşurken araya girip konuşmak Birdenbire söze karışarak düdük gibi bir sesle işi doğruladı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük